11 Haziran 2011 Cumartesi

Pasif İsyan

**Gizli linkler içermektedir, tıklayınız.

ERKEĞİN YALNIZLIĞA PASİF İSYANI

Bugün bir ara yağmur yağdı da, azıcık rahatladım. Geçen yaz da böyleydi, yağmur falan yağıyordu sonlara doğru. Daha 1 ay önce havanın kapalı oluşundan şikayet ederken şimdi nasıl oluyor da yağmurdan memnun oluyorum diye düşündüm bugün. Aslında en nefret ettiğim davranışlardan biridir; sürekli şikayet etme, memnun olmama eğilimi. Al işte, değişmişim demek ki ben de ve sevmediğim şeyleri yapar olmuşum. Çizgi sahibi bir insan olma isteği duyduğumdan bir karar vermem gerekiyor artık: Dün "ak" dediğime bugün "bok" demeyi bir kişilik özelliğim olduğu için kabul mü edeyim, yoksa dün "ak" derken veya bugün "bok" derken hata ettiğimi, insanın değişmeyeceğini ya da değişmemesi gerektiğini kabul edip iki düşüncemden birinin doğru diğerinin yanlış olduğunu kabul mü etmeliyim? Kafam karıştı Zekeriya.

Bugün mutsuzum aslında. Yağmurun verdiği hüzünle mutsuz değilim, zaten mutsuzdum. Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz herkes. Kurban olduğum memlekette televizyonlarda gazetelerde görüyoruz; herkesin kişi başına düşen milli geliri artmış son birkaç yılda. Ülkemiz dünyanın en mutlu insanlarından oluşan ülke haline gelmiş neredeyse. Buralarda insanı mutsuz hissettirecek hiçbir şey kalmamış; sağlık sistemi gelişmiş, işsizlik bitmiş, paramızın değeri artmış. İnternet ahlaksızlığının sonu gelmiş, terörün kökü kazınmış, canım ülkem ortadoğuda politik, dünyada da ekonomik bir güç haline gelmiş. Beni depresyona sürükleyen ise; tüm bu olanlara rağmen nasıl mutlu olamayışım. Ben nankör müyüm Zekeriya? Ben haysiyetsiz miyim? Ben kadir kıymet bilmez biri miyim? Nasıl bu hale geldim ben? Benim cebime giren para artmadı Zekeriya; ben mal mıyım? Bu kadar ileri hareket eden, bu kadar derin bir ticari zekaya sahip olan milletin en gerizekalısı mıyım Zekeriya?

Anlam veremiyorum lan ben; bundan yıllar önce ben haysiyetime leke sürdürmemek için, bir öz benliğim olduğu için sadece yapmam istendiği için yapmam söylenenleri yapmıyordum. Bugün onları hala yapmıyorum; değişmem gerekiyordu, değişmedim de zamanın gerisinde mi kaldım? Çok şey kaçırdım mı oğlum? Aynı kandan geldiklerimle kanlı bıçaklı oldum sadece bu yüzden, ben geri kafalı mıymışım? Hiç tükürdüğümü yalamadığım için Zekeriya; yanlış bir yolda mıyım ben? Kendimi mi yalanlasaydım, özüme ihanet etseydim, olduğumdan farklı biri gibi davransaydım daha mutlu olur muydum lan? Televizyon izleyemez, kitap okuyamaz, internete giremez oldum. İnsanlar değişti oğlum, herkes değişiyor. Hızlarına ayak uyduramadım. Anlayamıyorum.

Yalnız kaldım Zekeriya. Yalnız kaldın. Yalnızız. Erkek adama yalnız kalmak zor geliyor. Her şey herkese anlatılmaz. Tüm bu anlayamadığımız şeyler içinde bir de terkedildik, aldatıldık, yalnız bırakıldık lan. Delikanlı da olsak, erkek de olsak birinin omzuna dayanıp anlatmak istiyor insan. Anlatılmıyor Zekeriya. İnsanca düşündük, erkekçe hisler besledik. 4'e gerek yoktu, 1 yeterdi halbuki, hizmetçi değil, yoldaş aradık; hem derdine ortak olacağımız, hem de derdimize ortak olacak. Denk gelemedik Zekeriya. Bir erkek böyle bir hayatı yalnız yaşayamaz dedik, mecbur kaldık.

Seni bilmiyorum Zekeriya. Mutsuzuz, yalnızız, huzursuzuz gibime geliyor. Gitsek mi buralardan, kabuk mu değiştirsek? Değişsek mi acaba, yoksa bir sonraki hayatı mı beklesek?

Tövbe tövbe...