20 Aralık 2010 Pazartesi

İnsanın Doğasından İleri Gelen Eblehlik

Oturduğum yerden bir felaket izlemek istiyorum. Karşımda yerle bir olan bir dünya; birbirine giren insanlar, yangınların içinde can çekişmeler, yarılan yerin içine düşmemeye çalışanlar ve daha bir sürü şey. Elimde bir paket kabak çekirdeğiyle (ay çekirdeği değil) izlemek istiyorum o manzarayı, derdim tasam olmadan, umursamadan kime ne olduğunu; başına bir şey gelmeyeceğini garanti altına aldığım bir veya birkaç insanı yanıma alarak. Tek kelime etmeden.

Hafta sonu ya, yine garip garip duyguların etkisine giriyor insan. Satürn yine uygunsuz bir pozisyonda. Burcumun ince gülü Uranüs frikik vermiş, o yüzden duygularım biraz karışık. Bu hafta yapmam gerekenleri yaparken daha dikkatli olmam gerek, zira Kutup Yıldızı'nda değişik bir hareketlenme var. Hepsinin aq. Ben cevap almak için yazdıklarımdan cevap alamıyorsam, Kutup Yıldızı'nın da anasını s.kerim; Sirius'unun da, Proxima Centauri'sinin de. Gerizekalılığın alemi yok. Papazın her gün pilav yemediğini öğrenmek için burçlara veya yıldızlara takılmanın bir manası olduğunu sanmıyorum.

İnsanın hayatında etkili olan pek çok unsur var. Benim için en etkili unsur, hayatına bir değer, bir anlam katmaya çalıştığım insanın da benim için aynı şeyi yapıyor olmasıdır. Karşılıklılık ilkesi. Değer ver - saygı veya sevgi gör. Bu benim için 2x2=4 gibi birşey. Bu gerçekleşmediği zaman dengem bozuluyor. Şimdi biraz çemürecem; okumayın istiyorsanız.

Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, dürüst olmak insanlar için tabu haline gelmiş. Kimse derdini sıkıntısını bir diğerine açmıyor. Herkes bir "ben güçlüyüm" derdinde. Dert sahibi olmak bir zaaf değil; ilk önce bunun farkına varmak lazım. İnsan tek başına bir s.kim değil. Yalzınlık demagojisi değil bu yaptığım; bir gerçekliğin tanımı. Yalnızsınızdır; kıvrım kıvrım kıvranırsınız 2 çift laf etmek için, yarım saatliğine bir arkadaş bulursunuz ve yalnızlığınızı paylaşmak için can atan insanları bşr anda unutmanıza yol açar o buluntu; bu insanın kendini tanımayışıdır. Yalnız olduğunuzu kabullenemiyorsanız yalnızlık bir ömür boyu sürer.

Güven, insanın birilerine duymaya mecbur olduğu bir histir. Güven duyacak birine sahip değilseniz (bu güvenin ne tür bir güven olduğu önemli değil, herhangi bir tür güven) ölün daha iyi. İstediğiniz seviyede olmayabilir. Yine de birine ait yapacağına emin olduğunuz bir hareket varsa ona güven duyabilirsiniz. İnsanlık olarak güven duygusundan beklediklerimiz çok fazla. Sürekli bizi düşünecek, koruyacak, sahip çıkacak, yalnız olmamıza engel olacak birini arıyoruz ama bunların tamamını bize sağlayacak biri olmadığı gerçeğini göremiyoruz. Bu ihtiyaçları karşılayacak biri var herkes için aslında. Biz o kişiyi istemiyoruz ama, öyle değil mi? Hata yapılan nokta burada. Her istediğinizi tek bir kişiden alamazsınız. İnsan, kendi karşılamak zorunda olduğu ihtiyaçları karşılayabilecek kapasitedeyse aynılarını kendisi için yapacak birini istemeye hak kazanır ancak. Yoksa koskoca bir hayatı boşuna yaşadığınızı anlamak için binlerce olumsuz tecrübe yaşamanız gerekebilir.

Siz de hayatta istediği sonuçlara ulaşamayan biri iseniz; yönteminizi değiştirin. Hayatını spontane yaşayıp her istediğini elde eden arkadaşınızı örnek aldığınız halde mutlu olamıyorsanız demek ki aynı kişi değilsiniz. Her koşulda kendini garantiye alan bir kişiyseniz ve bu güne kadar hayatınızda hiç bir sıkıntı yaşamamış bir insansanız ve bu hayattan memnun değilseniz demek ki doğru olmadığını bildiğiniz şeyleri yapmanız gerekiyor mutlu olabilmek için. Dayak yemek güzel bir şey mi? Tabii ki hayır diyebilirsiniz. Ama hayatında hiç dayak yememiş bir insan olarak oldukça geniş çaplı bir kavgada ağzınızı gözünüzü patlatacak darbeler almak; o anda olmasa bile ertesi günde inanılmaz bir sevinç oluşturuyor bünyede; bu alışkın olmamakla ilgili, daha önce tecrübe edilmeyen bir şeyi öğrenmekle ilgili bir durum.

Şimdi; belki de burada açılamadığı kişiye, söylemesi gereken çok önemli ve anlamlı şeyler olduğu halde ağzını açamayan insanlar var. Onlar ne yapmalı? Gerçekten bilemiyorum. Belki de ben o insanlardan biri olduğum için bu yazıyı yazmışımdır. Yine de şu bir gerçek; ağlamayana meme yok. Ve ne yazık ki, hayatında olmak için elinizden gelen her şeyi yaptığınız, yanıp tutuştuğunuz insan da bir başkası için aynı uğraşı veriyor olabilir.

İşte, dedim ya, kim bilir; belki de ben bu insanlardan biri olduğum için bu yazıyı yazmışımdır. Hayatında kendisini sahiplenen biri olmayaqn ve benim sahiplenmek için varımı yoğumu ortaya koyduğum biri için yazmışımdır belki. Belki de ne kadar zamandır ilgi duyduğumu unuttuğum ve aklımdan çıkarmaya çalıştığım halde çıkmayan biri için.

İnsan garip bir varlık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder