17 Aralık 2010 Cuma

İçe Dönük Bir Arayış: Kıl Dönmesi - Part VIII

NELER OLUYOR?

Maalesef bunun başka bir tanımı yok; durduk yere insanın .mına koyan durumlar yaşadım bugün, veyahut ossuruktan nem kapma anlamında bayağı bir yol katetmişim. Dünden beri böyle; mallaşmak, moralman çökmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorum. Boş mezar bulsa içine girer derler ya; ben aramıyorum, yolumun üstünde boş mezardan başka bir şey yok aq.

Dün akşamdan başlayayım. Uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla sohbet, ardından çalan telefon ve gecenin sonunda içme ihtimalinin doğması öyle bir sevinç verdi ki; böyle kız gibi, i.ne gibi kırıta kırıta falan dolaşmışım gibi hissettim. Gebze ulan burası, dikkatli olmak lazım. Sakal makal kurtarmaz insanı. Neyse işte; birini yolcu edip diğeriyle buluştuk derken araçla gelmiş Emre. Arabaya bindik, Süleyman'ı aldık, Zekeriya'yı aldık. Oh oh bir gülüşmeler (gülüşmeler) bağırışlar, yeşil yanınca hareket etmeyen arabanın şöförüne küfürler falan derken bi'şey oldu. Tam biz yolun karanlık bir yerinde giderken sol taraftan bir kedi atladı yola, geçti önümüzden, sağ taraftan devam etti ve kayboldu. Ezmedik lan ezmedik. Ama bana bi'şeyler oldu. "Ulan" dedim; "aynı belgesellerdeki gibi. Hayvan bişeyin peşinden koşuyo, şehrin ortasındayız. Yahu bu hayvan şehirde yaşamak için mi yaratılmış? Şu koşuşa bak Allah'ım" falan bende kayış koptu. Nereden baksan bi 2 saat mala bağladım. N'oluyor lan? Ne demek oluyor bu şimdi? Hayır, ara sıra olur böyle rahatsızlıklar bende ama bu derecede anlamsızını ilk defa yaşıyorum.

Neyse, içtik işte Meydan'da. Çıktım sonra ben. Çöpün başına üşüşmüş köpeklerden bahsetmeyeceğim. Yıllardır yandaki iş hanının girişinde yatıp uyuyan ana-oğul hakkında da konuşmayacağım (oğul 40'ın üstünde, anayı düşünün artık). Çöpçü gördüm. Baktım; adam 40-45 yaşlarında. Öyle bir saldırıyor ki süpürgesiyle yerlere; asfaltı aşındırdı yani o derece. Dur durak yok. Curling oynuyor mübarek. Yanında geçtim, kolay gelsin dedim. Önce "Eyvallah" dedi. Sonra "Sağolasın" dedi, arkasından bir de "Allah razı olsun abi" dedi. ABİ! Yahu kafayı yiyecem, yeni içmişiz zaten tribe soktu beni. Bilmem kaç sene önce hayal kurduğunda çöpçü olmayı mı hayal ediyordu bu adam? O kadar aşağıda hissediyor ki şu an kendini babam yaşında adam bana abi diyor. Bir yandan da asılıyor süpürgeye; normalde bir bakın şu memurlara, çöpçülere, işçilere. Kaçı şevkle, coşkuyla, canhıraş bir şekilde işini yapıyor? Hiçbiri. Adamın hayali yok, emeli yok. Emekli olmaya çalışıyor. Lakin bu adam yerleri kazıyor süpürgesiyle! Demek ki bir hedefi var adamın ama ney o ney? Delirecem! Allah'tan LigTV merakım daha ağır bastı da ligin değeriyle ilgili bişeyler yazdım, kurtuldum bilinçaltımda.

Akşam saat 5 sıraları. Bir anne ve kız girdi dükkandan içeri. "Oha" dedim ilk önce, "Lise üniformalı kızda bu bira göbeği ne arıyor?". Anne bakışlarını kaçırıyor benden. Kız desen sağa sola her şeye atlıyor. "Aaa, anne bak bu ne şirin, bak bu ne güzel!" Anne kızını çekiştirip duruyor. "Hadi bir an evvel ne alacaksan al gidelim" diyor. Neden? Baksın işte kız! Sonra daha bir odaklanıyor insan şaşkınlığının nedenine. O nasıl bir göbek? Ve diyorsun ki kendi kendine: Kollar incecik, bacaklar incecik (illa cinsel anlamda süzmez bir erkek bir kızı); yüz desen zayıf. Bu kız hamile! Anne çekiştiriyor kolundan kızı. Kız ise direniyor Sponge Bob kalemi almak için! En fazla 6 ay sonra anne olacak o kız! Liseye gidiyor! İstediği ise Sponge Bob kalemi! Ben vereyim aq! Daha çocuk o ne isteyecekti ki! Nasıl bir yer burası? Nasıl bir ortam? Nasıl bir ülkede yaşıyoruz?

Saatler 18:34'ü gösterdiği anda bir kadın giriyor yine dükkandan içeri. Ellerinde torbalar; "Bir mendil al" diyor. Yemin ederim, gitsin diye 1TL uzattım; daha yarım saat evvel Erzurum'daki cami için yardım isteyen adama göstermediğim inceliği gösterdim. Hay vermez olaydım o ! TL'yi. Kardeşim o nasıl bir dua. Yarım saat sürdü. Bir tane kağıt mendil aldım, 1 TL para verdim; ne için bu kadar dua? Git diye aldım o mendili! Bir an evvel git diye! Bu kadar küçük düştüğümü, bu kadar or.spu çocuğu hissettiğimi hatırlamıyorum. Allah belamı versin benim; keşke içimden geldiği için alsaydım o mendili.

2 günün içine ancak bu şekilde s.çılabilir. Sonrasında gidilen Gebze Center'mış, Gönül Kahvesi'ymiş (başka bir yazının konusu) s.kimde değil şu an. Allah benim belamı versin; ben hayattan zerre kadar zevk almıyorum; bu insanlar nasıl yaşıyor? Sen ölme e mi? Kısa kestim ki rehin almayayım diye; senin derdin dert falan değil. Kendi kıymetini bilmemek bir yana; başkalarının sana gösterdiği kıymete hürmet göster bari! Canının değerini bil! Ölme sen!

Normal bir saatte uyuyamayacak mıyım?

Lanet olsun içimdeki insan sevgisine...

1 yorum:

  1. Aynı dert bende de var birader, sanki boku bokuna yaşıomuşum gibi hissediorum kendimi amk

    Şehrin Azizi

    YanıtlaSil