22 Ekim 2010 Cuma

Fortress of Solitude

"E madem bizim yalnızlığımız seninki gibi değil*, seninkinin tanımını yapsana" demiş. Lan bunun tanımı yok ki! Anlamadığın şu yavrum, herkesin yalnızlığı farklıdır; kendine münhasırdır. Yalnızlığın tanımını ancak tanımlanmayı kabul eder bir yalnızlık için yaparsın. Ben senin yalnızlığını tanımlarım; asosyallik. Akşam saat 9'da atmışsın mesajı. Akşamın saat 9'unda arkadaşlarınla değil, ailenle değil, sevgilinle değil de internetteysen, yalnızsın tabi. Bu durum sana koyuyor; arkadaşın yok, sevgilin yok, ailenle aran iyi değil* (veya uzaktasın). Çaresi var: Kaynaşacaksın, interaktif olacaksın(?), muhabbet edeceksin. Hadi gel aq arkadaş olayım sana, benim yalnızlığımı tanımlamaya çalışalım beraber.

Yalnızlık dediğin, yalın olma durumu. Ekin yok, kökten ibaretsin. Tek başına. Bir sepet var, sepetin içinde bir tane yumurta. Gerisi boş. Bak işte bu yalnızlığın ta kendisi. Sözlük anlamı olarak tabi. Sepette tek başına duran bir yumurta olarak değerlendirme sadece onu. Yalnızlık, bilinç sahibi varlıklara mahsus bir şey. O yumurtanın bir ben bilinci olduğunu hesaba kattığında, tüm boyutlarıyla yalnızlığı görmüş olursun: Yumurta; bilinç edindiği anda yalnızdı, yalnızlıktan başka bir şey bilmiyordu ve kendi durumuna bakarak ömrünün sonuna kadar aynı şekilde yalnız olarak kalacaktı. Bu bilginin sahibi olarak yalnızlık oldukça derin bir bunalıma yol açabilir o yumurtada. Yine de yanlış bir durumdur, o sepette bir yumurta varsa başka şeyler de olacaktır mutlaka. Zamanla ilgili bir durum bu. Yumurtanın yalnızlığı giderildiğinde yumurta bir daha yalnızlığın ne demek olduğunu hatırlamayacaktır bile eğer bir daha yalnız kalmazsa.

Benim yalnızlığım bu değil. Bu seninkiydi.

Yalnız, tek örnek olma durumudur. Eşsiz olmaktır. Bak bu her zaman kötü değildir. Yumurta, elmalarla dolu bir sepetin içindedir mesela. Olası iki sonuç vardır: Yumurta, farklılığından dolayı ilgi görecektir, ya da farklılığından dolayı dışlanacaktır. Her iki koşulda da yumurtanın kendini yalnız hissedip hissetmemesi kendi tercihinin dışındaymış gibi görünüyor fakat ilgi çekmek veya dışlanmak yumurtanın elindedir. Kaldı ki, iki durumda da yumurta yalnız kalmayacaktır. Dışlanmak da ilgi görmek kadar sosyal bir aktivitedir; size karşı takınılan özel bir tavır varsa, etkileşimdesiniz demektir. Yani yalnız değilsinizdir.

Benim yalnızlığım bu değil. Bu mahalleye yeni taşınan çocuğun yalnızlığıydı.

Yalnızlık, çok örneği olma durumudur. Sıradan olmaktır. Sepette pek çok yumurta vardır ve ilgisine ihtiyaç duyulan bireylerin ilgisine mashar olmak sert bir mücadele gerektirir. Kişinin yalnızlık bilinci burada özgüven yitimi ve korku olarak ortaya çıkar. Bezginlik de semptomlarından en belirginidir. İlgi çekme yolunda alınacak sosyal riskler yumurtanın gözünü korkutur, korkuyu tetikleyen verilen emeğin büyüklüğüyle aynı orandaki küçük düşme - beğeni görememe; kısacası emeğin tamamiyle boşa gitmesi endişesidir. Bu yüzden yumurta bezginleşir, içine kapanır, etrafındakileri kendine düşman beller; insanlar vefasızdır, halbuki kendisi ne kadar kadir kıymet bilen bir yumurtadır. Yine de az bir ilgiye rastladığında kendisini bile şaşırtacak kadar pozitif ve sevecen olur; ve farkeder ki aslında ilgi hep varmış, beklentisini çok yüksek tutmuş sadece.

Benim yalnızlığım bu da değil. Bu amfinin en uzak köşesinde oturan çocuğun yalnızlığıydı.

Yalnızlık, çiftten teke düşme halidir. 1+1=1 edermiş gibi davranırken, hesaptaki hatanın farkına varmanın hayal kırıklığıdır. Yapılan hatanın üstünü karalamanın sorumluluğunu üstlenmektir, veya bu sorumluluğu işlemin diğer elemanına devretmeye çalışmanın riyakarlığıdır. Kağıdı buruşturup atmadan önce yeni sayfanın ne kadar süre boş kalacağını düşünmenin bunalımı, yeni sayfanın başında elinde kalemle beklerken de koskoca evrensel kümede bir elemanla daha yan yana gelememe ihtimalinin ne kadar da yüksek olduğunu farketme yanılgısıdır.

Benim yalnızlığım bu değil. Bu terkeden ve terkedilenin yalnızlığıydı.

Yalnızlık, bir kabul ediştir. Anlaşmaktır. Yetinmek, tatmin olmaktır. Kendini alıştırmaktır.* Kırk yılın birinde ele geçen fırsatı dolu dolu değerlendirmek adına anlatacak konular hazırlamak, kendini değerli kılıp tekrar muhtaç olunan, değer verilen biri olabilmek adına kısıtlı imkanları seferber etmektir. Başarısızlığın en büyük olasılık olduğunu unutmamaktır tüm bunları yaparken. Yine de azmetmektir.

Benim yalnızlığım bu hiç değil. Bu senin bundan 50 yıl sonraki yalnızlığındı.

Yalnızlık derbeder olmaktır. Yüz kişiyle de olunsa, bir başına da kalınsa; yalnız hissetmek, sosyalliği reddetmektir. Tek bir kişinin varlığına muhtaç olup, kendi varlığını hiçe saymak; kendi kendini açlığa, susuzluğa, sefilliğe terketmektir. Çalan telefona kulağı tıkayıp Yalnızlık Kalesi olarak kullanılan kapkaranlık soğuk küçücük odada ciğerlerden kan gelene kadar sigara, yerlerde sürünene kadar içki içmektir her gece. Seveni kırmak, sevdiğinden kaçmaktır başarısızlık korkusuyla. Seveni sevmeye çalışmak ama başarılı olamamaktır. Sevilmemesi gereken, sevilmek istemeyen bir kişiyi ölesiye sevmek ve herkesten devlet sırrı gibi saklamak zorunda kalmaktır. Kendinden bıktırmamak adına aramamak, rahatsız etmekten çekinmektir. Renk vermemeye çalışmaktır kasılarak. Hiç haberi olmadığı halde, farkına vardırmadan korumaktır onu; hem de sadece sevildiği için değil, bir başka değer vereni tarafından emanet bırakıldığı için. Onun için kavga etmek, olay çıkarmak, küsmektir.* Anlatacak milyarlarca şey olmasına rağmen anlatacak, anlatılsa anlayacak kimse bulamamaktır. Sıkıntıların altında ezilmekten yamyassı olmuşken sırf unutmak adına başkalarının sıkıntılarını kendininkinin önüne koyup canla başla onları çözmeye çalışmaktır.* Takdire, ilgiye aç olmaktır, haddinden fazla edinilmiş olsa da. Başkalarının yalnız kalmasına izin vermemektir, çaba göstermektir insanların yalnızlığkla sınanmaması için. Büyüklüğü onlarca ben'e sığmayan bir egoya sahip olup, içindekini anlatabilecek kadar anlayış sahibi birini bulana kadar alçakgönüllü rolü yapmaktır. Bulamayacağının farkında olmaktır. İnanç mevzuunu gözden geçirmektir.* Pes etmektir. Ertesi gün azimle sıfırdan başlamaktır. Sonra yine pes etmektir.

Yalnızlık, "Yalın" kökünün ne idiği belirsiz "-ız" ekini almakla kalmayıp bir de isim yapan "-lık" ekini almasına rağmen; kendini hala kök, hala "Yalın" hissetmesidir.

Anladın mı? Ama benim yalnızlığım sadece bu da değil.

Siktir git şimdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder