22 Ekim 2010 Cuma

Aç Karını Doyurmak

* Bundan birkaç ay öncesine kadar annem 3 ayı annesi bir ev kadınıydı ve o üç ayı da bendim. Sabah kahvaltısında 1, öğle ve akşam yemeklerinde 2şer ekmek yiyen bir insandım. Ayrıca dışarı çıktığımda da yarım ekmek arası döner, hatta yarım ekmek arası yarım ekmek döner yiyerek nefsimin gıdısını okşuyor ve her ne hikmetse daha da büyümeyen g.tüm ve göbeğimin bir gün katlanan bir ivmeyle büyüyebileceğini hiç düşünmüyordum. Zaten öyle bir şey olmadı çok şükür ama nedir bu güven? Bilemiyorum Zekeriya.

Yemek yemek karşı konulamaz bir duygu. Rp oyunlarındaki gibi sandığı aç, içinde elma bul, çift tıkla; elma midede, health point olarak +5 alalım; bu kadar basit bir kavram değil. Bizde bu yöndeki duygu yoğunluğu atalarımızdan kalma ki, Türkçe'deki en saçma kelimelerden biri "yemek" olmuş bu yoğunluktan mütevellit. "Yemek" fiilinin önüne getirdiğimiz diğer "yemek" ne yediğimizi belirtecek güya ama içinden çıkılmaz, döngüsel bir durum oluşturuyor ve sanki rahatsız bir açlık dürtüsüyle sayıklıyormuşuz gibi çıkıyor ağızdan: "yemek yemek yemek yemek hıöğaaağ!". Günlük dilde kullanılan deyimlerin çoğunda "yemek" var; kafayı yemek, dayak yemek, gol yemek, para yemek... Nasıl erkeğin kalbine giden yol yemek borusundan geçiyorsa, erkeği sinirlendirmek için de sindirim sisteminin öğeleri kullanılıyor sıklıkla; ağzına s.çayım, bok ye, gırtlağını s.keyim, vb. Kavgada yumruk aranmaz, her yere gelebilir savrulan bir yumruk, tekme, sopa veya nunçaku ama hedef bellidir; ya ağıza vurulacaktır, ya da karına ** . "Nasıl vurdum ağzının ortasına, kan getirdim şerefsizim" veya "Ulan gerildim gerildim böbreğine doğru bir vurdum, örümcek gibi büzüldü kaldı pezevenk" gibi kalıpları duymuşluğumuz çoktur.

Aynı zamanda kutsal, hassas bir ortamdır yemek yeme ortamı. Yemek yiyen birinin yanında burnunuzu karıştıramaz, osuramaz, öksüremez; cinsel münasebette bulunan sokak hayvanlarından, boşaltım sisteminizle ilgili sıkıntılarınızdan, birkaç gün evvel trafik kazası geçiren arkadaşınızın çevreye yayılan iç organlarından bahsedemezsiniz zira kusmak gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bunlardan neden bahsettiğimi soracak olursan Zekeriya, hiç bilmiyorum. Yazı buralara nasıl geldi, nasıl bağlanır hiçbir fikrim yok.

Başlarda bir yerde bahsettiğimi düşündüğüm üstün kişisel yiyiş performansıma * tekrar gelecek olursak, son aylarda gözle görülür bir düşüş var *. Yemek yemeyi kestikten sonraki 2 haftada 7 kilo verdim mesela, aradan geçen birkaç ayda da eskisine oranla 10 kilo daha az basınç uyguluyorum yere. Herkes "aaaa, nası verdin yaaaa, söleseneee" diye başıma dolandı ama maalesef diyeceğim şu ki tek çaresi depresyon. Depresyondayken insan yemek yemeye üşeniyor bir kere. Böyle derin, çözümsüz çözümsüz problemleriniz olsun boy boy. İlla bir beslenme programı istiyorsanız da söyleyeyim; sabah kahvaltısında su, öğle yemeği ve akşam yemeğinde de su. Üstüne de orta şekerli Türk kahvesi, yanına maden suyu. G.tünüz yiyorsa, buyrun deneyin. Tavsiye falan değil, sonra başımı ağrıtırlar falan "Kızım şu siteden okuduydu, 3 günde öldü" diye. "Denedim, kilo veremedim." diyecek olan olursa da diyeceğim şu: ananın .mına çift tıkla, açılan menüden eşşeğin s.kini seç, sonra combine tuşuna bas.

Bir mübarek cuma gününe daha küfür ederek başlıyorsam, çok sinirlenmişim demektir. Beni daha fazla günaha sokma Zekeriya. Allah kabul etsin.

2 yorum:

  1. Guruldayan bir mideyle uyanıp, “biri kahvaltı hazırlasa” diye düşünürken, yalnızlığının aklına gelmesi..
    Mecbur işe kendin koyulduğunda, evde ekmek olmadığını fark etmek..
    Üşenip tekrar yatağa girmek ve kendini blog okurken bulmak..
    O da ne?!
    “yemek” konulu bir yazı..
    Bugün nasıl geçer halileo,sen söyle..

    YanıtlaSil
  2. Akşam iki bira çaktık mı ne depresyonun kalır ne diyetin. Üstüne bir de sucuk ekmek yeyip geğirdin mi hayata başka bir pencereden bakmaya başlarsın. Sonra, ikide de kalmaz.
    Hayvan gibi yeyip de kilo almamayı şunlara bağlıyorum. Bir genlerinde olacak bir de metabolizmayı çalıştıracaksın. Ati..

    YanıtlaSil