15 Eylül 2010 Çarşamba

Referan'doom' II - HAYIR


"-Çönkö ölkem İiran gibi olson istimiyorom taam ma? Ben oyomo Ototürk'ün partisine veriyorm. Hoyorcıyım o yüzden bebi$im. Ölkemizde işşizlik choq ajjayip boytlara gelde, insanlar açlıktan masa sandalye felan yiiyo. İşçi hakları bir mayıs bölölö bölölö..."

Önce o uggları çıkar ayağından. Git bir elini yüzünü yıka. S.ktiret makyajı falan. Konumuz sensin, Louis Vuitton çantan da sana girsin.

Kitleyi bu şekilde tarif etmek haksızlık evet evet farkındayım evet evet. Sinir bozayım dedim. Yine de bu tür şahıslar var, biliyorum, biliyorsunuz, biliyorlar ve pusulanın "Hayır" tarafına dan dun girişirken bunlarla aynı görüşte olduğum aklıma gelseydi elim titreyebilirdi, yalan yok. Evet, ne diyordun?


-"Benim babam dedı qı, bunlar gerrci dedı babam, o yüzdan. Ben bu iktidarı istomoyorom bu iktidar choqq rerörerö..."

Sen genel seçim için oy kullanmadın yavrum. Referandum bu. Anayasa değişikliği referandumu. Otur biraz şimdi bişeyler iç.

Hayırcıların elit kesimden çıkıyormuş gibi görünmeleri çok ilginç aslında. Cepheleşen toplumun dinamiklerine göre de sonuç olarak hayır çıkmayacağı gayet açıktı ama umut Marie Antoinette'nin pastasıdır ne yapalım? Hayır demek için Atatürkçü olmak gibi bir gerekçe ileri sürmek o kadar ahmakça, o kadar ezik bir gerekçe ki; Atatürkçü olmasam mı diyebilir insan eğer bu küspelerin yaptığı gerçekten Atatürkçülük olsa. Söyle bakalım Atatürkçülük nedir?


-"Ototörkçülük demek, devletçilik, devrimcilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik; bak laiklik choq choq önamli benim için $ekerim."


Beş oldu.

-"Haaa evet. Neydi yaaa... Yaaaa söyleseneeee!"

Senin ta an...

-"Hah Cumhuriyetçilik! Bildim baq :)"

Aferin. Lakin Atatürkçü olmak bunlara inanmak demek değil sadece. Kendisi öyle söylemiş olabilir vaktiyle; Atatürk'ün Atatürkçü olun demesi de pek olası bir durum değil ama her dediğini de Hadis-i Şerif gibi almayın. Mesela ben Atatürk'ün "Türk şoförü en asil duygunun insanıdır." gibi bir laf ettiğini hiç sanmıyorum. Şimdi, bizim "Atatürk İlkeleri" olarak bildiğimiz bu ilkeleri Atatürk "Ben söylüyorum, ben buldum, benimseyin!" diye söylemedi. Bunlar bir millet olmanın gereği kardeşim. İnsan olmanın gereği, çağdaş olmanın gereği. Atatürk gibi bir liderin en son isteyeceği şeydir bu ilkelere o söylediği için bağlı kalmak. Nerde kullandın oyunu?

-"Yaaa, soorma yaaa... Biz arkadaşlarla yazlıqtaydıq, kullanamadım yaaa... Berk'le Orçun kal dedıler, Gülçin hemmen atladı saaten. Yannız mı döniyim yaane? :("

Sadece bu da değil, aslında bayram ardına eklenen bu referandumda hayırcı geçinen insanların tatillerinden dönememeleri çok dikkat çekiciydi. Birinci kısımda bahsettiğim ciddiye alma olayı bu işte. Hani gidiyordu memleket elden? Hani İran oluyorduk? Şimdi olmuyor muyuz? Hala oluyoruz. E p.zevenk, iki gün evvel mangalda kül bırakmıyordun; oyunu kullansana?

Ciddiyetsizliğik aslında Hayır cephesinin başı olan CHP'den geliyordu. Şu an hala bir ciddiyetsizlik varsa yine oradan geliyor zaten. Baykal dönemi zaten adam adama muhalefetle geçti, göz açtırmıyordu vallahi. Savunmada hiç gedik vermedi ama bir şekilde hep kaybetti Baykal ve CHP. Ha baygınlık geldi Baykal'dan artık millete. Baykal'ın aklı çıkıyordu: "Ulan kazayla bi iktidar falan olursak s.çtık ha!" ruh haliyle muhalefeti yürüte yürüte tiksindirdi kendinden. Kimsenin dediğinin altında kalmıyordu, herkese çakıyordu lafı; köpeğe atsan kudurur ama deyimler sözlüğünde "Lafla peynir gemisi yürümez" başlığının yanına Baykal'ın resmini koysalar ilkokul çocukları bile anlar artık. Kasedi çıktı, yine karlı çıkacaktı ki arkasını kollamayı unuttu. Hop, Kılıçdar Kılıçdar Kılıçdaroğlu. Tamam adam bürokrasiyi yemiş yutmuş, çok feci CV'si var ama emekli olmamakta direnen veznedar giyim kuşamıyla, çıkmayan sesiyle, naif tavrıyla, zayıf hitabetiyle bu adam Özhan Canaydın gibi birşey CHP için. Her yerde elindeki raporlardan kağıtlardan birşeyler okuyarak başkan olunsaydı Van Gaal FIFA başkanı olurdu. Bari seçmen listelerini kontrol etmen gerektiğini de yazsaydın bir kenara; sen oy vermeyi unuttun, cemaat s.çtı be hacı! Sen oy vermezsen kim verecek? Yine de en azından en büyük hezimeti sen yaşamadın: Osmaniye'den bile evet çıktı! Beli kurt beli gibiydi bunların Orta Asya'dayken, Sibel Can beli oluverdi aradan geçen zamanda!

Madem cepheleşen bir toplum içerisinde yaşıyoruz, cepheleşmeyi öğreneceksiniz aga. Neden sol amip gibi bölünüp çoğalırken, sağda ne kadar çakal varsa birleşip iktidar oluyor her yenilik gerektiğinde? Bu iş akademisyenlerle, bilimcilerle, sanatçılarla olmuyor demek ki. Bak; adam İmam Hatip'te okumuş, 2 yıllık bitirmiş, Başbakan olmuş. Sen elinde belgeyle çıkıyorsun ortaya, şu yolsuz ahanda belgesi, şu ahlaksız ahanda ispatı diye; sandığa gömüyorlar seni. Adam ne var ne yok satıyor, geri kalanı cebe atıyor, "Ananı al git" diyor, sonra yine iktidar oluyor. Akıllı olun; seveni s.kerler, s.keni severler. Koskoca adamlarsınız hala öğrenemediniz. Popülist olacaksınız, başka yolu yok. Siz hala ekonomik paketlerle, işçi hakkıyla bilmemneyle gelin. İşçi kendi hakkını aramıyor bu ülkede. Ulan daha birkaç sene evvel Cem Uzan döner - ekmek dağıtarak yüzde sekiz oy aldı bu memlekette; siz hala plan projeyle iktidar devirmeye çalışın. Uzaydan mı geldiniz oğlum siz?

Sonuç olarak; kimi "Ben Atatürk'ün partisine oy veriyorum" dedi, kimi "Başkan öyle dedi, hayır diyecem" dedi. Yanlış dedi. Madem okumadınız, azıcık düşünün. Hiç bir mantıklı neden bulamadınız mı "Hayır" demek için? Generalleri içeri atıp, teröristleri davul zurnayla karşılayan adamların yapacağı anayasa değişikliğine ben "Evet" demem abi, olay budur.

"-Ay evet $eqerim ben de on..."

Sktrgit!

1 yorum:

  1. sabahın köründe okudum siyaset içerikli yazını ama yine güldüm, tipleme olayı eğlenceliymiş, kendilerine bi isim koy da tam olsun:)
    "evet cephesi"ndeki tiplemeleri de bekliyoruz..

    YanıtlaSil