11 Mart 2010 Perşembe

Neden? - I - Freud Annemi Rahat Bırak!


Birşey takıldı aklıma; şimdi efendim, arkadaşlarla oturuyoruz kapının önünde. Böyle, birşeyler falan anlatıyoruz birbirimize, derken diğerlerinin gözleri hareket etmekte olan birşeye takılıyor: kız. "Hop ulan" diyorum, "Lan bişey anlatıyoruz, hayvan mısınız oğlum" diyorum, oralı olan yok. Ya da en harlı muhabbetler "Hacı, geceliği 200 dolarmış, şu muhitteymiş vs vs" şeklinde geçiyor. "Lan oğlum n'oluyo ya?" diyorum, haydi ondan sonra yok sen top musun, gay mısın i.ne misin falan uzayıp gidiyor; eş anlamlı sözcüklerine kurban olduğumun Türkçesi...

Bu işte bir yanlışlık var birader. Öyle bir yanlışlık ki, hiç girmek istemeyeceğim kadar uzun bir anlatım gerektirecek galiba ama bir deneyelim bakalım.

Bu Freud denen şerefsizin Allah belasını versin. Herşeyi cinselliğe bağlamış sapık, herkesi kendisi gibi addetmiş utanmadan bir de; anayı karıştırmış işin içine öküzün oğlu! Bu adam 200-300 yıl önce yaşasaydı kimse takmazdı dediklerini, hatta taşlarla sopalarla dalarlardı buna. İletişim çağına yavaş yavaş girildiği dönem bu p.zevengin sapıttığı döneme denk geldiği için, bir de nasıl olsa iletişim çağının başlamasıyla burada s.çılan bokun bile dünyanın diğer tarafında alıcısı olacağı için, kimse sesini çıkarmamış. Zaten kesin o Duchamp'lar, Warhol'ler bu herifin yaptıklarından yüz bulmuşlar bence.

Bir şey gizli saklıysa, yıkılmaya hazır ya da yıkılamaz bir tabuysa, destekli ya da desteksiz ahlaki bir yasaklayıcısı varsa; birazcık sunumla çok müşterisi olur. Olmaz mı? Olur. Bilinç altının bir etkisi varsa bu işte, o da bu kadar basittir. İnanmıyorsanız deneyin: Evinizin kapısı kapalı değil mi? Ev nedir? Özeldir. Ne olduğu bellidir o evde. Anne, baba, çocuklar; mahremiyet. Kapı kapalıyken erişilmezdir orası; farkına bile varmaz insan orada bir kapı olduğunun. Alışılmıştır, tabudur; aile dokunulmazdır. Kapıyı sonuna kadar açtınız diyelim. Şimdi, mahremiyet kalmadı ama, dışarıdan bir etkenle değil, içeriden. Kapıyı açan aileyse, akla gelen ilk şey, bu ailenin kendi içinde sergilediği samimi ortamı bu kapının açık kaldığı süre boyunca göremeyeceğimiz; yani özele vakıf olamayacağız. İlgi çekici bir durum yok. Akla gelen ikinci şey: İçerideki ailenin tüm özeline tanık olma durumu. Kim ne yapıp ediyorsa gayet açık, mahremiyet kendiliğinden ortada. Ama yine ilgi çekici bir durum yok; çünkü çaba yok, heyecan yok.

Geldik en civcivli kısma: Kapıyı hafif aralık bırakın. İşte bu da sunum. Herkes fark edecek, ailenin kapının kapalı olmadığının farkında olmayışından istifade edip etmeme konusunda bir ahlaki muhasebe yaşayacak insanlar içlerinde. Yabancı kişi, insiyatifi elinde bulunduruyor artık, kendi içindeki tabuya karşı bir mücadele verecek; kazanacak veya kaybedecek.


Keep This Fire Burning Ulan


Şimdi okurken şöyle diyecek biri (eğer biri okursa der herhalde); "Ne alakası var aq? Yazının başından buralara nasıl geldik?" Dediğim gibi, çok sıkıcı derecede uzun bi konu bu ama en azından bu kısmı yazının en başıyla şöyle bağlamak istiyorum:

Efendim, tabular bir bir yıkılıyor. Sıkıntı yıkılan tabunun hangisi olduğu değil, lakin tabular bir bir yıkıldıkça ne heyecan kalıyor, ne motivasyon kalıyor, ne de bize yaşadığımızı hissettiren hür iradenin anlamı. Daha dün zihnimizde muhakeme fırtınaları koparan ahlaki duvarlar bugün çoktan yıkılmış, hepimiz elimize birer balyoz almışız da molozlarını da un ufak etmeye çalışıyoruz.

L'amour physique est sans issue

Hala yazının başıyla sonunu ilişkilendiremeyen biri varsa, ona şu özlü sözle seslenmek istiyorum: "Hala düşünüyorum, öyleyse malım." Yani; cinsellik, her işin özü değil. Güdülerimiz, dürtülerimiz, alakası yok. Bu bize tabu olarak tanıtılmış, ama tarih boyunca her bir yanı yıkıla yıkıla sadece üstüste birkaç tuğlası kalmış küçücük bir duvar. Pek çok tabu var; dokunulması gereken ya da asla dokunulamayacak; cinsellik bunlardan biri değil. Cinsellik, herkesin kendi içinde oluşturması gereken bir tabu. Cinselliğin özü adrenalin, heyecan, hızlı kalp atışları değil mi? E bunu bu kadar kolay hale getirip niye heyecanını öldürüyorsunuz? Niye sıradanlaştırıyorsunuz? Kardeşim, ardına kadar açık kapılardan içeri dalmayın ("Hacı, geceliği 200 dolarmış, mekan şurdaymış vs vs") diyorum ama buna karşılık kapalı kapılara bakıp bakıp iç geçirin (...derken diğerlerinin gözleri hareket etmekte olan birşeye takılıyor: kız.) de demiyorum. O hafif aralık kalmış kapıları arayın, kolaya kaçıp sıradanlaştırmayın hayatı! Ne o öyle, parayla falan. Nerede onun macerası?

Bitirmek isterdim ama, bu Freud'dan hıncımı alamadım. Daha sonra devam edeceğim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder