17 Nisan 2010 Cumartesi

Medeniyetler Öpüşmesi - I - Orak, Çekiç, At, Avrat, Silah


SSCB, benim için king oynarken sadece cezası kalan kişidir. Bi de ülke var. Sovyetine eyvallah. Cumhuriyetler; e hadi neyse. Birliği, evet birliği. Ama Sosyalist? Pfff...

Sosyalizm vardı işte bir vakit. İşte, Sovyetler sosyalistiz biz derlerdi de, geri kalan tüm dünya komünist derdi (biz hariç, bizde yöresel farklılıklar gösterir; gomonis, gomüniz, komünüs, vs vs. Diyalektlerine kurban olduğumun Türkçesi...). Böyle ambargolar falan, cepheleşmeler, soğuk savaş, nükleer tehdit. Sonra Nato falan girdi hayatımıza, Gladio girdi. Benim kafam almaz böyle şeyleri; nato kafa - nato mermer. "Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğidir adımız!" diyor bir taraf, geri kalanlar da "Sktirin gidin lan pis komünistler!" diyor. E kardeşim, sosyalist mi şimdi bunlar, komünist mi?

Benim uyuz olduğum şu; aslında sosyalizm diye bir şey hem var, hem yok. Bir yönetim biçimi olarak sosyalizm diyen olursa, derim ki ona ben "Hassktir lan ordan!". E sosyalizm diye bir şey var, o zaman manasını bilmek lazım. Neymiş o? Paylaşmakmış. Hakikaten de öyle. Nasıl? Sosyalist bir insan paylaşır; iki pantolonu varsa birini komşusuna verir. Arkadaşı sıkkınsa ve üzgünse; o da üzülür önce, sonra sıkıntısına bir çare arar. Biri açsa, yemek ısmarlar, hem de kendi ne yiyorsa ondan. Herşeyini eşit olarak paylaşır, verebildiği kadar verir. Tanıdık geliyor biryerden değil mi? Biraz farklı tabi, malının kırkta biri yerine tamamı. Biraz fazla. Böyle din olmaz, demek ki bu bir din veya dine bir alternatif değil. Kendisi bir ütopya.

Tamam, makarayı bırakayım biraz. Uyuz olduğum nokta, eğitim seviyesine kurban olduğumun, okur yazarlık oranına şapka çıkarttığımın ülkesinde sosyalizme bakış açısı. Bir kahveye gir, ben sosyalistim de, yarısı bön bön baksın yüzüne, diğer yarısı da "ğomoğunağoyduğumun ğoministi, gaçma lau!" diye belinde masa kırsın. Birileri bu ayılara komünizmle sosyalizmin farkını açıklasın. Cuma namazından önce bir caminin yanından geçin (ya da namaza gidin, ne bileyim), hoca vaaz verirken diyor ki "Bu Ruslar geleneğe, göreneğe, ahlaka ve İslam'a düşmandır muhterem müminler! (camiye giden herkes de mümin yani) Her şeylerini ortak kullanırlar ki; komşusunun evine girer, şapkasını kapıya asar, komşusunun karısıyla ilişkiye girer. Kocası eve geldiğinde o şapkayı kapıda görünce, evde karısının başkasıyla beraber olduğunu anlar da, gerisin geri döner eve girmez! Böyle ahlaksızlık, Allah'sızlık diz boyu sevgili kardeşlerim. Neden? O komünizm, o sosyalizm denen illet kanlarına işlemiş de ondan!"

Şimdi:

1: Ne biliyorsun ya? Kimler öğretiyor size bunları? Rusya'ya mı gittin? Böyle bir olaya tanık mı oldun? Ne işin var senin öyle bir yerde?

2:Öyle bir olaya tanık olmuş olsan bile, sosyalizm veya komünizm hakkında ne biliyorsun da bu yozluğun sebebini onlara bağlıyorsun?

Ah bi Rus bunları duysa da, senin ağzını burnunu bi dağıtsa, kan getirse kulaklarından. Ulan, sen burda kardeşlikten, dostluktan, anlayıştan bahsedeceksin! Milletlere bok atma yeri mi cami? Ama işte, hep bu Sovyetlerin bok yemesi; komünistsin ulan işte. Sosyalizmi ne karıştırıyorsun? Onun da adını kötüye çıkardınız, yapacağınız işin içine ..çayım.

Komünizm böyle birşey herhalde

Anlamaya çalışayım biraz. Düşünüyorum. Komünizm ne oluyor? "Üretim kanallarının ortak mülkiyetine dayalı politik sistem." Ee? Amaç? Sınıfsız toplum. Oluyor mu? E olmuyor! Bizim içinde yaşadığımız sistemden çok farklı, sermayenin gücü yok; çünkü sermaye yok. Bizim bildiğimiz anlamda bir devlet yok; herkes devlet (yersen). Yani insanlar ne uzalıyor ne kısalıyor bu sistemde; herkes birşeylerden sorumlu, herkesin üzerine düşen bir görev var, insanın hırsı düzen tarafından törpülenmiş zira mülkiyet hakkı sınırlı. Sistemin temelinde üretim bulunduğu için, sistemin içerisindekilerin belirlediği yetkili kişiler üretimi denetleyecek. Bu da sistemin iyi işlemesini, durmamasını sağlamak için hayati önem taşıdığından, denetleyicinin baskı oluşturabilme özelliği olmalı. O yüzden devlet burada denetleyici; ama bizim bildiğimizden çok daha otoriter, minimum seviyede şeffaf. Bundan dolayı komünist sistem, istismara çok açık; bir yerden sonra tamamiyle üretim sisteminin en altındakileri (ki bu kesim o komünist ülkenin tüm vatandaşları oluyor; sistemde sınıf olmadığı için herkes üretimin içinde) baskı altına alma, korkutarak sisteme karşı gelmesini engelleme ekseninde dönüyor. Bir de bizim gibi toplumların komünizmden korkmaları için en temel neden var: Din. Şimdi bu adamlar için temel motiv üretmek ve yaşamlarını idame ettirmek, değil mi? Bunun için de üretip paylaşıyorlar. Yani temel gereksinimleri konusunda bir sıkıntı yok. E hayaller? Tabii ki hayalleri yok çünkü ne uzayacaklar ne de kısalacaklar hayatları boyunca; ihtiyaçlarından fazlasını elde etme imkanları yok. Yani geleceğe yönelik bir hayalleri yok. O zaman bu adam ellerini açıp ne için dua edecek? "Allahım çok param olsun, ev alayım araba alayım". Yok ki öyle birşey. O yüzden din kavramı çok somut değerlere sahip bu toplum için biraz fazla soyut, ütopik, faydasız kalıyor.

Kaka mıymış komünizm? Vallahi öyleymiş. Dünyanın gördüğü en boktan, en ipe sapa gelmez düzenlerden biri. İnsanı sürekli üretmekle sorumlu bir makina olarak gören; Sistemi makine, devleti motor, insanı çark-dişli-cıvata-somun olarak gören bir yapı. İnsanız biz yahu! Hırsımız var, değişmek isteriz, ilerlemek isteriz... İnsan ruhundan anlamıyorsun komünizm... Kendine ancak açlığından, işsizliğinden kırım kırım kırılan bir memlekette sempatizan bulabilirsin; o da en fazla 50-60 yıl sürer. Sonra kan gövdeyi götürür. Yapma böyle.

Bir de sosyalizm var.

2 yorum:

  1. Senin bu, ilkokul çocuğunun bile yazamayacağı derecede basit laçka yazınla hangi kafa yaşında olduğunu kestirmek güç değil. O kadar basitlik akıyor ki yazından, hani obur, görgüsüz bir adam yemek üstüne yemek yer, çenesinden yağlar akar da bakan tiksinir ya, öyle tiksindim okurken.

    Komünizme kendi aklınca çamur atıyorsun, bunu yaparken sosyalizmi biraz kayırıyım diyorsun... Aynı liberal-kemalizm birleşiminde kıvranan zekanın eseri... Fakat daha sosyalizm değilde, sosyalizm akımlarının bulunduğunun, bunlarında bilimsel bir sisteme oturtulan tek çeşidinin Marksist sosyalizm olduğundan bihabersin.

    Ey değişmek ilerlemek isteyen hırslı kişi... Senin ve senin gibiler rahat evlerinde oturup böyle basitlikler içinde uğraşırken, milyonlarca işçi açlık sınırının altındaki maaşlarıyla, değişmek, ilerlemek isteyen hırslı burjuvaların pençesi altında inim inim inliyorlar. Bu hırs değil midir ki gözünüzü bürüyen... Öyle ki insan ruhundan anlamayan, Sistemi makine, devleti motor, insanı fakir-zengin diye ayıran, hayatı birkaç kişinin tahakkümüne bırakıp bir hapishane yapan liberalizmin-kapitalizmin uşağı olmuşsunuz.

    Lakin merak etmeyin. Marksist Sosyalizm ardından komünizm elbet yakındır. Sizin gibilerin kabusu, bizim gibilerin rüyası elbet gerçek olacaktır. Çünkü haklı olan biziz.

    YanıtlaSil
  2. Benim iddiam ilkokul seviyesi üzerinde bir yazı yazmak olmadı hiç; özellikle de siyasi konularda. ben sosyalizmi, kapitalizmi, dini, komünizmi bir sistem içerisinde düşünmedim. bu bir fikirdir, fikir paylaşımıdır. insanların birbirlerini yediği bu konularda hiç de canımı sıkıp insanlara bir fikir empoze etmeye, romantik duygularla "gün gelecek böyle böyle olacak" demeye, ağzımdan köpükler saçarak aynı doğrultuda (zıt bile değil) olmayan fikirlere kin kusmaya kafa yormam.

    görüşleri, akımları kitaplardan okuyup, abilerden amcalardan dinlemek yerine, onlar üzerine düşünmeyi tercih edince aslında insanın kendisi ve iyiliğini istediği tüm insanlar adına varolmasını dilediği düzenin belli bir sınıfa sokulamayacağını, "izm"li isimlerle tanımlanamayacağını keşfetmek; düşün sürecinin çok da sonlarına doğru gerçekleşen bir durum değil. Anlatmaya çalıştığım hep şu; sosyalizm saf, ütopik bir düşünce. özünde bir düzen olmak değil derdi sosyalizmin, insanların vicdanında yer edinmek. işin içine sosyoekonomik yorumlar ve düşünceden yola çıkılarak oluşturulmaya çalışan sistemler girince ister istemez kontrol unsurları da giriyor devreye. ve kontrol unsurunun devreye girdiği yerde düşüncelerin önemi kalmıyor, özgürlüğün ve paylaşımın ne bir anlamı ne de mümkünatı kalıyor. dünya bunun örneklerini gördü. sosyalizmi bir düzene, bir ekonomik modele yancı yapmaya çalışan söylemler sadece kirletiyor onu. sosyalizmi hümanizmin kan kardeşi olmaktan çıkarıyor çünkü bu tavır.

    içinde bulunduğumuz düzeni komünizmle karşılaştırmak saçma olur; içinde bulunduğumuz bu düzen "özgür olduğunu zanneden insanlar" düzeni. komünizmin de "eşit olduğunu zanneden insanlar" düzeni olmadığını iddia etmek için kör olmak lazım. çünkü işin içine düzen girince insanları idare etmek dahil oluyor, idare edince de mutlaka sınıf; sınıf girince de suistimal. bu düzenin şikayet ettiğimiz sıkıntıları varsa, diğerinin de olacaktır. bu düzen bizimle omuz omuzayken bir yerden sonra bize sırtını döndüyse, diğeri de dönecektir.

    karşıt görüşte olduğunuz insanları gizli ajandalara sahip olmakla suçlamak, kendi fikirlerini beyan edenlere aslında tam zıt fikri empoze etmeye çalışan birer ajanmış gibi hedef almak devri çok gerilerde kaldı, ve artık bu tür tepki alan insanların gururunu inciten bir özelliği yok. bu tür amaçlarla yazılar yazanlar bloglarda değil, gazete köşelerinde yazıyorlar yazılarını. bu bağlamda benim kıçı kırık, belki de bugüne kadar toplamda 10 kişinin okuyup kaale bile almadığı yazıma böyle bir yorum düzmek için ilkokul değil ama liseli olmak gerek. değişmek, ilerlemek hırs işidir. ve hırs, olumsuz bir özellik olarak insanların içinde vardır; bir diğerine baskın gelme dürtüsüdür hırs. aynen bana yaptığın yorumdaki tavrında görüldüğü gibi. liberalizmin veya kapitalizmin değil hiçbir şeyin uşağı değil hiç kimse; ama şunu açıkça kabul etmek gerekir ki, köleleştirilmişiz. bizi bu durumdan çıkarmak isteyen cengaverlerin, bu durumu devam ettirmeye çalışan kodamanlar gibi bir araya gelememesinden dolayı da gözüne fener tutulmuş tavşan gibi kalmışız. o yüzden, bildiği bir düzenin içinde kendince karşıtlığını sürdürerek yaşamaya devam etmek ister insan; parça parça bölünüp, kardeşiyle kavga edip bambaşka bir düzenin kölesi olma hayalini haşince savunurken aynı fikri farklı şekilde savunanları kendinden uzaklaştıranlara sevgi duymaz.

    Marksist sosyalizm benim ne rüyamdır, ne kabusum. Bilmiyorum, belki gerçek olacaktır. Ama bu devirde hala haklı olduğu için başarıya ulaşacağını düşünenler olması gerçekten çok acı. mevzu da bu zaten.

    YanıtlaSil